Maksiller sinüs, üst çene kemiğinin burun boşluğu kısmında her iki tarafında da simetrik olarak yer alan içi hava dolu anatomik boşluklara verilen addır. Nathaniel Highmore tarafından tanımlanan maksiller sinüs, Tıp dilinde Highmore Boşluğu olarak da bilinmektedir. Anne karnında oluşmaya başlayarak ve doğumdan erişkin olana kadar çene kemiğinin iç kısmına doğru aşağı ve öne doğru genişleyerek, son olarak piramit şeklini alır. Maksiller sinüsün ağız içi ve arka dişler ile yakın komşuluğu vardır. Maksiller sinüs, ses rezonansında rol sahibidir. Kafatasındaki basınç ve ağırlığı azaltır, Solunan havayı ısıtır ve havayı nemlendirme gibi önemli görevler üstlenir. Maksiller sinüste yaşanan problemler günümüzde endoskopik maksiller sinüs cerrahisi ile tedavi edilir.
Reklam Alanı
Çene ve dişlerin etrafında sinüs adı verilen yapılar yer alır. Halk arasında en çok bilinen maksiller sinüs, arka tarafta azı dişlerinin üstünde yer alan sinüslerdir. Bunlar sıklıkla dişin kökleriyle bağlantılıdır. Eğer hastada sinüzit varsa bu bölgede ciddi bir ağrı yaşıyor olabilir. Hastalar doktora başvurduğunda genellikle dişlerinde ağrı şikayetinde bulunur. Gerekli kontroller yapıldıktan sonra dişlerde sorun olmadığı ortaya çıkar. Doktor bir çene filmi alarak, sinüs bölgesinde bir enfeksiyon olduğunu tespit eder. Bu hastalara gerekli tedavi uygulanır. Tedavi seçenekleri içinde endoskopik maksiller sinüs cerrahisi sık tercih edilir.
Sinüs boşluklarını kaplayan mukozanın iltihaplanması sinüzit olarak tanımlanır. Sinüzit hastalığının oluşmasındaki en önemli etken, sinüs mukozası tarafından üretilen salgının buruna boşaltılamayarak sinüsler içinde birikmesi olarak görülür. Bu durumun yaşanmasının en sık sebebi sinüs boşalma kanalının tıkanmasıdır. Salgıyı sinüs boşalma kanallarına taşıyan sistemde işlev bozukluğu olması ve salgının içeriğinin ya da kıvamının değişmesi ile hastalık tedavi edilmesi gereken boyutlara ulaşır.
Sıraladığımız sebeplerden birden fazlasının görülmesi halinde sinüslerde biriken salgı içerisinde mikropların çoğalar sinüzit kendini sıklıkla göstermeye başlar. Sinüzite neden olacak diğer durumlar ise; mikropların sinüslere kan yolu ile ulaşması, travma ya da yüz kemiklerindeki kırıklar sonucunda doğrudan ortaya çıkması ya da yanak sinüsü alt komşuları olan dişlerde iltihap yaşanması nadir de olsa yaşanan durumlardır. Sinüsleri kaplayan mukozanın burun içinde mukoza ile devamlılık göstermesi ve cerrahi tedaviye ihtiyaç duyması durumunda endoskopik maksiller sinüs cerrahisi uygulanır.
Reklam Alanı
Laboratuvar testleri, sinüs iltihaplarının tanısında genellikle sınırlı kalır. Özellikle hafif yaşanan sinüzitlerle karıştırılan alerjik nezlenin ayırt edici teşhisi için kan ya da cilt testleri yapılabilir. Burun salgısının mikroskopla incelenmesi de teşhislerden biridir. Çok nadir görülen bazı özel hastalıklardan şüphelenilmesi halinde mukoza biyopsileri yapılır. Sık tekrar eden dirençli iltihaplar ile birlikte orta kulak iltihapları, bademcik iltihapları, farenjit ve cilt enfeksiyonları gibi diğer enfeksiyonlarının sık ortaya çıkması halinde bağışıklık sistemi yetersizlikleri araştırılır.
Endoskopik maksiller sinüs cerrahisi kararı alınmadan önce ilk olarak, klasik sinüs röntgenlerinden yararlanılır. Bu yöntem ile yanak, alın ve kafa içindeki sfenoid sinüslerin tam dolu izlenmesi sağlanır. Hastalarda hava ve sıvı seviyesi görülmesi ve mukoza kalınlaşmalarının saptanması sinüzit tanısı için önemlidir. Ancak, sinüs enfeksiyonları ilk olarak, ön etmoid sinüs bölgesi ve enfeksiyonların oluşmasında önemli bir role sahip olan ostiomeatal kompleks adı verilen bölge normal röntgen filmleri ile çoğu zaman değerlendirilemez. Günümüzde özellikle kronik ve ciddi akut iltihapların tanısı ve tedavisinde 3-4 mm kesit aralığında çekilen bilgisayarlı tomografi (BT) tetkikine ihtiyaç duyulur.
Maksiller sinüs hastalıklarının cerrahi ile tedavisinde kullanılan en yeni teknik endoskopik maksiller sinüs cerrahisi olarak adlandırılır. Endoskopik tedavi esnasında dışarıdan herhangi bir kesiye gerek kalmaz. Hastanın burun deliklerine cerrahi alanını detaylı olarak görmeye yarayan endoskopların yerleştirilmesinin yanında bazı aletlerden de yararlanarak operasyon gerçekleştirilir. Operasyon günümüzde kronik sinüs iltihaplarını ortadan kaldırmada en etkili yöntemlerden biridir. Hatta güncel tedavi seçeneği olarak en fazla tercih edilen cerrahilerden biridir.
Reklam Alanı
Endoskopik cerrahi birçok avantaj sağlaması sebebi ile gözyaşı kesesi drenaj ameliyatlarında ve hipofiz bezi tümörlerinin cerrahi tedavisinde akla ilk gelen yöntemdir. Burun çevresinde yer alan maksiller sinüslerin bulunduğu bölgeler dardır. Dolayısı ile cerrahi büyük bir titizlik gerektirir. Endoskopik maksiller sinüs cerrahisi ile hem hasta hem de doktor büyük bir kolaylık sağlar. Endoskopik yöntem sayesinde doktor dar olan alanda kısa süre içinde istediği alanı görüntüleyerek tedavi edebilir. Hasta ise kısa sürede ve tampon yerleştirilmeden gerçekleştirilen operasyon sayesinde hem rahat nefes alabilir hem de hastanede kalmasına gerek kalmaz.
Endoskopik maksiller sinüs cerrahisi sonrası ciddi bir tıkanıklık ya da ağrı şikayeti yaşamaz. Yaşadığı sıkıntılar basit bir ağrı kesici tedavisi ile kısa sürede geçer. Hastaların ameliyat günü hastanede kalması gerekmez. Ameliyat günü herhangi bir aksilik olmaması halinde hasta taburcu edilir. Ameliyat sonrası antibiyotik tedavisi en az 10 gün devam eder. Doktor gerek görmesi halinde bu süreyi bir miktar daha uzatabilir. Ameliyat sonrası burnu detaylı olarak temizlemeye ve nemlendirmeye yarayan steril tuzlu su içeren spreyler kullanılır.
Alerji problemi yaşayan ve polip sorunu olan hastalar, ameliyat sonrası kortizon içeren spreylere ve polip oluşum riskini azaltan ilaçlara başlayabilir. Endoskopik maksiller sinüs cerrahisi sonrası hasta 3 ila 4 kez pansumana gitmelidir. Birinci hafta sonunda ilk detaylı pansumanda, burun ve sinüs drenaj kanallarında oluşan kabuklar temizlenir. İlk pansuman tüm detayları ile yapıldığında, ameliyatın başarısını da olumlu yönde etkiler. Hasta, tam olarak iyileşme tamamlanana kadar 8 ila 10 kez kontrole gitmelidir. Tedavi süreci tamamlanana kadar hasta günlük yaşamına dönebilir. Ancak, ağır işlerde çalışması gereken kişilerin 1 hafta kadar istirahat etmesi önerilir.
Reklam Alanı
Reklam Alanı