Yaşın ilerlemesi ile beraber burnun yan duvarlarında zayıflama yaşanabilir. Yüze alınan travmalar ve geçmiş yıllarda geçirilen burun estetiği gibi çeşitli sebeplerle burnun iç kısmında bulunan ve hava girişini kontrol eden nazal valv yapılarının fonksiyonlarında hasar oluşabilir. Nazal valvlarda darlık ve burun septumu ile oluşan açının değişmesi halinde kişi kronik burun tıkanıklığı yaşayabilir.
Reklam Alanı
Nazal valv darlığının gelişmesiyle, hastanın hayat kalitesi azalır. Hastaya uygulanacak tedavi seçenekleri, nazal valv nedenlerine göre planlanır. Nazal valv tıkanıklığı tedavisinde cerrahi işlemler kombine şekilde uygulayabilir. Nazal Valv Cerrahisi başarısı tamamen hastanın durumunun doğru tespit edilmesi ile doğrudan ilişkisi vardır.
Nazal valv cerrahisi birçok teknik kullanılarak gerçekleştirilebilir. Kıkırdak greftleri ile nazal septumun ve alar kanatların tekinin ya da her ikisinin birden desteklenmesi en çok tercih edilen teknikler arasında yer alır. Cerrahi işlem lokal ya da genel anestezi altında gerçekleştirilir. Nazal valv cerrahisine, endoskopik sinüs cerrahisi, burun eğriliği ameliyatı ve konka bülloza ameliyatı eşlik edebilir. Kombine tedavi seçenekleri doğru değerlendirilmelidir. Böylece hastalar kronik burun tıkanıklığından kurtulur ve daha konforlu bir yaşama yeniden kavuşabilirler.
Valf, burna hava girişini kontrol eden yapıya verilen addır. Nazal valf, dış (eksternal) ve İç (internal) olmak üzere ikiye ayrılır. Burun deliğinin girişindeki alan dış nazal valf olarak adlandırılır. Alt yan burnun kıkırdağında yer alan bacaklar ve burun tabanı yapısını oluşturur. İç nazal valv; üst yan burnun kıkırdağının alt ucu, burun orta bölmesi, alt konkanın ön ucu ve burun yan duvarı olarak yapıyı oluşturur. Burun girişinden yaklaşık 1,5-2 cm kadar içerde yer alır. Fizyolojik yapıda üst yan burun kıkırdağı ve nazal septum arasında 10 ila 15 derecelik bir valv açısının varlığı normal kabul edilir.
Valv açısı, valv bölgesinin önemli bir bölümü olarak değerlendirilir. Bu alan hava akımının düzenlendiği nazal direncin en önemli bölgesi olarak bilinir. Burada 1 derecelik bir daralma yaşandığında, nazal valv bölgesinde 4 mm² kadar daralma yaşanmasına neden olur. İç nazal valvdeki kesitsel alan 55 ile 83 mm² olarak hesaplanır. Valv açısında daralma ya da valv bölgesinin alanınında normalin altında bir inme oluştuğunda, burundan nefes alma zorluğu yaşanır. Bu duruma da Nazal Valv Yetmezliği (Burun Valfi Yetmezliği) adı verilir. Nazal valv yetmezliği özellikle yetişkin kişilerde burun tıkanıklığı nedenleri içinde 3. sırada görülür. Nazal Valv Cerrahisi ile hasta eski sağlığına kavuşturulur.
Reklam Alanı
Nazal valv yetmezliğinin oluşmasında en büyük fakyör rinoplasti (burun estetiği) ameliyatı gösterilir. Rinoplasti ameliyatı olan kişilerin %25 inde nazal valvin daraldığı gözlemlenir. Rinoplasti operasynunda burnu sadece estetik olarak değerlendirmemek gerekir. Aynı zamanda fonksiyonel olarak da değerlendirmek çok önemlidir. Nazal valv yetmezliğinin oluşmasında; yaşanan bir travma büyük etkendir. Bunun yanında doğuştan burun kıkırdak ve yumuşak dokularda zayıflık olması, yaşlanma, yüz felci gibi diğer etkenlerde yetmezliğe sebep olarak gösterilebilir. Nazal Valv Cerrahisi tedavi seçenekleri içinde ilk sıralarda yer alır.
Nazal valv (Burun Valfi) yetmezliği şikayetleri içinde ilk sırada burun tıkanıklığı gelir. Ağzı açık uyumak, horlamak ve efor sırasında burun tıkanıklığının artması diğer önemli şikayetlerdir. Hasta ağzı açık uyuduğu için özellikle sabahları boğazda kuruma ile uyanır. Hasta sabahları dilinde, damağında yapışma hissi yaşar. Uyku kalitesi olumsuz yönde etkilenir ve kişiler genellikle yorgunluk hissiyle güne başlar.
Reklam Alanı
Nazal valv yetmezliği olan kişiler genellikle dar bir burun yapısına sahiptir. Kişi burnundan derin nefes aldığı zaman, burun yan duvarlarında içeri doğru çökme eğiliminde olduğu görülür. Cottle manevrası testi ile hastadan normal soluk alıp vermesi istenir. Bu sırada muayene edilen burun deliği tarafındaki yanakta, dışarı doğru çekilme görülür. Hasta nefes alırken rahatlama yaşıyorsa test sonucu pozitiftir.
Burun valvinin dışındaki burun tıkanıklığı sebeplerinin de araştırılması gerekir. Araştırma sırasında burun spekulumu denen aletle burun kanatları biraz açılır ve burun septumu muayene edilir. Septumun arka kısmının net görülmesi başta olmak üzere burun etleri, sinüs kanallarının burun içine açıldığı yerleri de görmek için endoskopik muayene yapılması gerekir. Endoskopik muayene, ucunda minik kamera ve ışık bulunan ince bir aletle burun içinden gerçekleştirilen muayene şeklidir. Her iki muayene yönteminde de ağrı yaşanmaz ve kısa sürelidir.
Nazal valv yetmezliği teşhisinde doktor genellikle tetkiklere ihtiyaç duymaz. Akustik Rinometri ve Rinomanometri testleri burun valfindeki daralmayı objektif olarak ortaya koymada yeterlidir. Nazal valv yetmezliğinin tedavisinde çeşitli yöntemler düşünülebilir. Genellikle Nazal Valv Cerrahisi ile hasta tedavi edilir.
Reklam Alanı
Hastanın yaşadığı sorunun şiddetine göre genellikle hafif sıkıntı yaşayan hastalarda, geçici çözüm için gece yatarken burun valfini dışarıdan açan burun bantları kullanması tavsiye edilir. Burnu içerden açan silikon açıcılar da kullanılabilir. Kalıcı çözüm için Nazal valv cerrahisi uygulanır. Nazal valv cerrahisinin amacı ile daralan valv açısını genişletmektir. Daralan valf açısını genişletmek üzere valv bölgesini açan dikiş teknikleri kullanılır. Greft tekniklerinde burun septumundan ya da kulakdan kıkırdak alınır. Şekillendirilen kıkırdak, valv bölgesini genişletmek üzere burun içinden yerleştirilir.
Nazal valv yetmezliği yaşayan hastada sadece valv açısına odaklanmamak gerekir. Aynı zamanda burun septumu, burun etleri ve burnun diğer yapılarında da sorun yaşanıyorsa, hepsinin birlikte düzeltmesi üzerinde durulur. Nazal valv cerrahisi genel anestezi, lokal anestezi ya da sedasyonla uygulanır. Geçmiş yıllarda ameliyat, daha çok lokal anestezi ile yapılıyordu. Günümüzde anestezi uzmanlarının yeterli tecrübeye sahip olması, ayrıca hasta ve cerrahın daha konforlu olması, genel anestezi tercih sebepleridir. Nazal valv cerrahisi öncesinde anestezi doktoru tarafından yapılan bazı tetkiklerle, hastanın ameliyata engel ya da riskli bir durumunun olup olmadığına karar verilir.
Reklam Alanı
Reklam Alanı